Wednesday, October 15, 2008

Kemalpaşa Ansızca Kanyonu

Parkur: Kemalpaşa Ansızca Kanyonu
Grup: Doruk Dağcılık Kulübü
Tarih: 12/10/2008
Hava: Açık/(Kanyon içindeyken kapalı :) )

Merhaba,

1 hafta geçti aslında yürüyüşümüzden. Bu nedenle çok da yazmak istemiyorum. Zira birçok şeyi unutmuş olma ihtimalim var. Ancak kısa da olsa yazmam gerekiyor ki, birileri bu notları görürse desin ki; "Ben de orada olmalıyım."

Biraz önce yazdığım gibi birçok detayı ne yazıkki iş yoğunluğum nedeniyle unuttum. Ancak bu yürüyüşe gidilmesi gerektiğini anlatmak için yazmalıyım sanırım. Aslında zor bir gün olacağı belliydi, benim için. Önceki akşamdan kalma (gece 2den sonra yatmış :) ) bir kişi olarak sabahın altı buçuğunda kalkıp Bornova'dan Konak'a sırf bu yürüyüş için döndüm. Aslında bu yönden gelenleri görmek açısından iyiydi. Eşimle metroya bindiğimizde önce Bornova'dan bizimle binen sırt çantalıların sayısı diğer duraklarda da arttıkça moralim yerine geldi.

Konak'ta metrodan indiğimde Adil Ömer Kutlu ile farklı vagonlarda geldiğimizi gördüm. Henüz yememiş olduğum sabah kahvaltısının yerine geçecek poğaçayı Metro çıkışındaki gevrekçiden alarak karşıya geçtik. Cumartesi günü www.gezenbilir.com forumlarında tanıştığımız arkadaşlarla güzel bir toplantı yapmış ve sohbetimizi forumda kararlaştırdığımız üzere Doruk Dağcılık'ın Ansızca Kanyonu'na yapacağı yürüyüşte sürdürmeye karar vermiştik. Bu nedenle bir yıllık bir devamdan sonra ilk kez DEDAK dışında bir kulüp ile yürüyüşe katılıyordum. Garip bir duygu! Ben gittiğimde herkes gelmiş sohbete başlamıştı bile. Kulübümün geçtiğimiz haftaki katılımından tanıdığı Elif'i de alarak DEDAK'taki büyüklerimize merhabaya gittik. Biraz sohbet ettik, iyi yürüyüşler diledik. Geri döndüğümüzde otobüs düzenine geçilmişti neredeyse. 1 minibüse Gezenbilir olarak biz yerleşiyoruz, yanımızda 5 kişi daha var.

Photobucket

Yolda bir eksikliğimiz var sanırım ki Bornova, Ege Üniversitesi Kampüs girişinde yaklaşık yarım saat bekliyoruz. Zaten yürümek için merakla bekliyoruz ama bu kez çok da sıkıcı olmuyor, zira uzun uzun konuşuyorum :)... Ansızca köyüne geldiğimizde köy bizi beklemiyor gibi, bilmiyorum. Pek etrafı da tanımıyorum. Bunlar sinirlerimi iyice geriyor. Kahvehanede çaylarımızı söylüyoruz. İyiki Gezenbilir'i tanıyorum da, kendi kendime kalmıyorum?

09:30'da hareket ediyoruz. Köyden sakin bir yürüyüş ile başlıyoruz.

Photobucket

Öncesinde dağcılık ekibi, yapılacaklar ve yürüyüşün anlamı anlatılıyor. Kısa açıklamalardan sonra Kanyon girişine doğru yollanıyoruz.

Photobucket

Yol boyunca birkaç kez tanımadığımız insanlara laf atsak da, birkaç kelime sohbetlerimiz hep sonuçsuz kalıyor. Ben de konuşma ile ilgili kulübün genel bir politikası olduğu veya insanların yürürken konuşmayı çok sevmediklerine kanaat getiriyor. Gerçi dediğim gibi ilk kez gelmiş olmanın ve kimseyi (Gezenbilir'ciler hariç) tanımamanın tedirginliği de çok yoğun. Burada kayalardan yapacağımız inişleri hiç aklıma bir getirmiyorum.

Photobucket

Yaklaşık 15-20 dakikalık bazı bölümleri çok zevkli, bazı bölümleri sapsarı ovalardan geçen bir yürüyüş yapıyoruz.

Photobucket

Photobucket

09:45 gibi Kanyon girişine geldiğimizde ilk kuyruğumuzu yaşıyoruz. Lafı gelmişken söyleyeyim; bu yürüyüşün en sıkıcı (hatta belki tek sıkıcı) tarafı tek kişinin geçebileceği noktalarda doğal olarak yaşanan sıkışmalar.

Photobucket

Photobucket

Ancak bu sorunu da Doruk Dağcılık çok fazla mola vermeyerek çözmeyi başarmış. Yemek molası dışında mola vermeyerek aslında bu sıkışmaları doğal molalar olarak kullanıyoruz. Kanyon girişi aslında özellikle istense böyle olamaz. Kanyona iniş yapıyoruz. İniş yaptığımız yer ne kolay, ne zor.

Photobucket

Photobucket

Bir yandan karşılaşacağımız zorlukların küçük bir benzeri, ancak başlayanlar için de çok korkutmayacak kadar kolay. Aşağıya inenlerin bir bölümü nefes molasını yaparken, bir bölümü de sonraki iniş noktasına kadar yürüyor. Burada rehberimiz grubu yürütse de biraz dağınık yürüyoruz.

Photobucket

Photobucket

Ancak bu sorun değil, zira kimsenin yanlış bir yola sapma şansı zaten yok :) Sürekli kayalar üzerinden yürüdüğümüz için bilek burkulması riski çok yüksek ancak bunu düşündüğümüz anlarda da sürekli birkaç kişide bir denk geldiğimiz Doruk Dağcılık üyeleri güven veriyor.

Photobucket

12:20'de 1 saatlik yemek molasını verdiğimizde bizden önce oraya gelenler çoktan molaya başlamışlar bile. Mola için oturduğumuzda hiçkimse mola süresi, ne zaman kalkılacağı, neler olacağı gibi konularda bilgi vermiyor. Yaklaşık 1 saat oturduktan sonra bakıyoruz ki herkes ayaklanıyor, biz de kalkıyoruz. İşte asıl bekleme burada başlıyor. Biraz önce yazdığım gibi kimse bize birşey söylemediği ve görebildiğimiz kişiler hızlı hızlı kalktıkları için biz de acilen toparlanıyor ve sıraya giriyoruz.

Photobucket

Burada "sıraya giriyoruz" aslında bu kadar kısa geçilmemesi gereken kelimeler. Büyük bir heyecanla yerimizden kalkarken yine 1 saatlik bir sıra beklemeye kalktığımızı bilmiyorduk tabiki. Aramızda iple kayadan inişi yapmış sadece 2-3 kişi varken ve zaten heyecanla bu inişi bekliyorken bir de sırada beklemek, bir de iniş yapanların çığlıklarını dinlemek, bir de yanlış yerlere basıldığında dökülen kayaları duymak, bırrr.... İçimiz iyice ürperiyor, ürperdikçe korkuyoruz, korktukça daha çok konuşuyoruz. Aslında bu bölüm bana yarıyor görünüyor ama hiç hoş bir bekleyiş olmuyor...

Photobucket

Bir de kibar insanlarız, gelen önümüze geçiyor, giden önümüze geçiyor. Bakıyoruz ki, en sona kalanlar Gezenbilir'ciler. (Fotoğraf çekmek için en önlerde aşağıya inen Ömer ve Murat hariç tabiki) Tabi kimseyi arkada bırakmamak duygusuyla bizim ekipteki herkesin inişini de bekliyorum ki sonunda sıra bana da geliyor.

Photobucket

2 tane istasyon kurulmuş durumda ki bunlara istasyon mu denir onu bile bilmiyorum. İpleri ağaçlara dolamışlar. Dönen ipler birer kişiye bağlı. İnecek olana bacaklarından ve belinden geçen bir kemer takıyorlar. Bir de kafada kask var tabi. Kemerin ön orta bölümünde bir kelepçe var. Ağaç dönerek gelen bir kişiye bağlı ipin boştaki ucunu işte bu kelepçeye bağlıyorlar. Veya ben tepede aşağıya bir ipin ucunda sallanacağım heyecanıyla herşeyi yanlış da anlamış olabilirim :) Bir yandan düşünüyorum, bu kadar insan, ki en azından benim tanıdıklarımın ilk kez yaptığından eminim, bunu yapabildiğine göre ben de öğrenebilirim. Ayrıca düşecek bir durum yok. Çünkü en azından benim yapamama ihtimale karşılık Doruk Dağcılık kendini riske atmazdı herhalde değil mi? Neyse iplerimi bağlıyorum, kayalardan aşağı bakıyorum ki, beni böyle hatırlasınlar :) Şaka bir tarafa makineleri hazırlayın ben geliyorum. Görün bakın ne komik olacak :) Aşağıya bakıyorum, çok da yüksek değil. Sırayla verilen komutları uygulayacağım. Ne kadar zor olabilir ki? Arkamı dönüp adımlarımı geri geri atıyorum. İlk komut, ağırlığımı arkaya vermem ve kemerin üzerine oturuyor gibi durmam. Tabi bu şu anlama geliyor: Kendimi boşluğa bırakmalıyım. Tahmin edeceğiniz gibi bunu ilk kez yapacağıma göre çok da kolay değil. İnsan kendini hergün boşluğa bırakmıyor. Geri geri yürüyorum. Arkam boşluk. Söyledikleri gibi kemere oturmaya çalışıyorum. Elimle kayayı tutma şansım olduğu sürece, bu çok da kolay değil. İlk denemeler son derece başarısız. İpe tutunuyor, yere dik kalıyorum. Her kemere oturmayı deneyişimde ayaklarım yine yere düşüyor. Birkaç denemeden sonra sonunda istediklerini yapmayı başarıyorum. Bu sırada aşağıda flaşlar patlıyor. :) İnişte anlatacak çok birşey yok bundan sonra. Elim ayağım titriyor. Bir süre sonra aşağıdan gelen sesleri duyuyorum. Yavaş yavaş, zevkini çıkartarak iniyorum. Yine ellerim titrediği için üzerimdeki kemeri söküyorlar. İnişimi tamamlıyorum. Ve aslında bir daha yapmayı bile istiyorum ama bir sonraki Kanyon Yürüyüşünden önce değil. Çünkü ben dağcı değil, yürüyüşçüyüm. Yürürken gerektiği için iple iniyorum, iple iniş için yürümüyorum.

Photobucket

Neyse bundan sonra da kısa inişler, sıra beklemeler ve çok güzel, az serin, genelde kapalı (güneş aşağıya zor ulaşıyordu) bir havada yürüyoruz. Her sıraya girdiğimizde öndeysek inince, arkadaysak beklerken dinleniyoruz. Kanyondan çıkınca yarım saate yakın bir az eğimli tırmanış sonrası yürüyüşümüzü köyde noktalıyoruz. 16:25'de köye varınca yarım saat servisler kalkana kadar kahve molası.

Photobucket

Photobucket

Daha önce söylediğim gibi çok anlatacak birşey ne yazıkki hatırlayamıyorum. Unutmamak gerekirse;

_ www.gezenbilir.com ile tanıştığımız arkadaşlarımla güzel, eğlenceli bir yürüyüş yaptık.
_ Çok güzel ve eğlenceli bir parkur. Hatta belki de her yıl iple çekilesi...
_ Yol boyunca kenarları akan suyla yuvarlatılmış kayalardan oluşan bir yoldan yürüyorsunuz. Bu da bilek burkulması, kayma gibi riskleri çok arttırıyor. Bu nedenle bilekli olmayan bir ayakkabı ile yürümek çok zor. Ancak inişlerde ise yumuşak tabanlı ayakkabılar daha yararlı görünüyor. Son tercih yapmak gerekirse, kısa ayakkabıların çok az kullanılacağını ve Doruk Dağcılık üyelerinin yardımlarını düşünerek standart yürüyüş ayakkabısını tercih edin.
_Fotoğraflar için yine Elif'e (nam-ı diğer gezenbilir elf :) ) çok teşekkürler... (Fotoğrafların orjinal boyutunu görmek için üzerine tıklayabilirsiniz...)

Kemalpaşa Ansızca Kanyonu
Servis Hareket _________________08:00
Bornova'da Mola(35dk)___________08:15
Çay Molası _____________________09:10
Hareket ________________________09:30
Kanyona Giriş __________________09:45
Mola(5dk) ______________________10:15
Öğle Yemeği(60dk)_______________12:20
Mola(5dk) ______________________15:25
Bitiş __________________________16:25
Servis Hareket _________________17:00



Kökten Ulaş 'XtrmPrgrmmr' BİRANT

1 comment:

  1. iple inilen yerin yüksekliği ne kadar acaba..

    ReplyDelete