Saturday, December 29, 2007

Fenerbahce 100. yil Spor ve Bilim Kongresi

Izmir'den kalktim, Istanbul'a konferansa katildim. Yillardir, her duzeyde bircok konferansa katilinca insan yorumlayabiliyor...

Ilk ve Turkiye'de denenmemiş bir alanda olduğunu da düşünecek olursak mükemmele yakın bir konferanstı. Problemleri düşünmezsek bile çok iyiye yakın bir konferansa katıldım. Özellikle de katılımcıların (özellikle aleyhte olmak üzere) aşırı fanatik katılımları konferansı çok kötüye götürebilirdi.

Çok uzun yazmayayım; bu sene konferansta ne yazıkki bilişim alanı yoktu; sadece tıp, hukuk ve maliyeyi seçebildim. Umarım önümüzdeki sene tekrarlanacak ve o zaman bilişim de alanlara eklenmiş olur.

Neyse, kisa notlar;
_ Başkanımız Aziz YILDIRIM'ın konuşması çok güzeldi. Gerçi konferanstan çok gündemdeki konular üzerine konuştu ama canlı izlemek çok şanslı idi.
_ Simon KUPER mükemmel bir konuyu, mükemmel anlattı. Futbol ve hayatın diğer yönlerini bağdaştırdığı konuşma, İngiltere-Türkiye ilişkilerinden, tarihinden, futbol geçmişimizden, AB çabalarımıza kadar herşeyi dantel gibi örmüştü.
_ Simon KUPER'in kitaplarının orada satılması, küçük bir imza fırsatı verilmesi çok iyi olabilirdi.
_ Açılış oturumu çok geç bitmesine rağmen, sonraki oturumun zamanında başlaması da oturumun dinleyicisiz açılmasına neden oldu. Neden böyle yaptılar anlamadım. Ama bu yüzden Olympic Lyon'un gelişmesi üzerinden futbol kulüplerinin gelişimi üzerine yaptıklarının anlatıldığı konuşmanın yarısını kaçırdım.
_ Ekonomi üzerine aynı oturumda katılan 2 asistan arkadaşımızın yaptığı sunum ve Beşiktaşlı olduğunu söyleyen bir hocamızın yaptığı sunumlar da konferansa bildiri katılımının ne kadar az olduğunu gösterdi. 2 tane tamamen subjektif, hatta kendilerinin bile konuşmada bilimsel olmadığını kabul ettikleri çalışmaları dinledim. Umarım önümüzdeki sene daha fazla katılım olur da, bu tarz bildirileri eleme şansları olur.
_ SYMANZSKI'nin oturumu ise bir çok kişinin de (sanırım benim gibi) yıllardır düşündüğü Avrupa'da NBA (veya Euroleague) benzeri bir yapılanmanın en azından CL ve UEFACup yerine kurulmasının ekonomik anlatımı idi. Başarılı ancak dediğim gibi zaten uzun zamandır düşündüğümüz konuların sayılarla ispatı idi. Umarım birileri dinler de olur.
_ Prof. Dr. İlber ORTAYLI'nın konuşması ise benim için tam bir şölendi. Hocamızı dinleme şansım bir daha olursa orada olacağıma emin olabilirsiniz. O güne kadar dinlememek tamamen benim aptallığımmış. Mükemmel bir anlatım, konu seçimi, hakimiyet, yani kısaca iyi bir hatibin sahip oolması gereken herşeye sahipti hocamız. Umarım birgün ben de o beceriye ulaşırım.

Şimdi sıra geldi getirdiklerime; Çok fazla çekim yapamadım. Ancak Aziz başkanımızın konuşmasını ve Sn. Simon KUPER'in konuşmalarını çekme şansım oldu. İsterseniz izleyebilirsiniz:

Not: Simon KUPER'in konuşması doğal olarak ingilizce. Altyazı veya çeviri neyse, yardımcı olabilecek kimse olursa lütfen benimle bağlantıya geçsin ki, bu konuşmayı ingilizce olduğu için anlayamayacak kişiler mahrum kalmasın.

Not 2: Bu videoların orjinallerini isterseniz, yine bağlantıya geçebilirsiniz.

Videolar:

Aziz YILDIRIM'in konuşması:

TIKLAYIN

Simon KUPER'in konuşması:

1. parça : TIKLAYIN
2. parça : TIKLAYIN
3. parça : TIKLAYIN
4. parça : TIKLAYIN
5. parça : TIKLAYIN

Sorun olursa çekinmeyin...

Tuesday, December 18, 2007

Sanirim TVdeyim?!?

Geçtiğimiz Pazar günü Gençlerbirliği - Fenerbahçe maçını İzmir FENERBAHÇELİLER Derneği'nde izlerken FBTV "Maç Keyfi" programı için çekimler gerçekleştirdi. Bu akşam (18 Aralık 2007 23:30'da) bu program yayınlanacak. Sanırım bu haftaki programda bizim derneğin çekimi yayınlanır. (Tekrarı ne zaman bilmiyorum)

Nasıl çıkmışımdır bilmiyorum ama bakalım ne olacak. Sanırım tekrarı da yayınlanır. Eğer çekebilirsem videosunu YOutube'a koymaya çalışırım. Bilmiyorum artık rezil mi olacağım vezir mi? Nasıl görüntülediler ki? :D

Neyse, bu arada bilgisayarımdaki bir arıza nedeniyle söz verdiğim Simon KUPER filmi biraz gecikiyor. Bilgisayarımdan dosyaları kurtarınca yükleyeceğim...

Görüşürüz...

Monday, December 10, 2007

!!! ÖZÜR !!!

Merhaba,

Yeni yürüyüş notları görmek için bloga girmiş herkesten özür dilemem gerekiyor sanırım.
2.12.2007 tarihinde İstanbul'da olduğum için.
9.12.2007 tarihinde tüm hafta okumam gereken sınav kağıtlarını bitiremediğimden.
yürüyüşlere ne yazıkki katılamadım.
Ve yine ne yazıkki 16.12.2007 tarihinde de COMPOTEK-Dokuz Eylül Üniversitesi standında görevli olacağımdan katılamayacağım. Yani umarım bir sorun olmazsa 23.12 tarihindeki yapacağım yürüyüşün notlarını ekleyeceğim ilk olarak.

Not:Tabi bu arada 2'sinde Fenerbahçe 100.yıl Spor ve Bilim Konferansına katılmak üzere İstanbul'a gitmiştim. İlk fırsatta konferans hakkında birşeyler yazacağım. O ayrı.

Yürüyüş notları görmek için bloga gelmiş herkesten tekrar özür dilerim.

Monday, November 26, 2007

Sütlüce - Spil Dağı - Beşpınar

Parkur: Sütlüce - Spil Dağı - Beşpınar (Manisa)
Grup: DEDAK (Dokuz Eylül Dağcılık Kulübü) - B Grubu
Tarih: 25/11/2007
Hava: Açık



Aslında 1513 metre diyerek başlamam lazımdı. Yani sonuçta hayatımda (uçağı saymazsak tabi) çıkabildiğim en yüksek yer belki de. Ama bir gariplik var. Nedenini düşünüyorum iki gündür. Belki parkurun kolaylığı, belki de doğa yürüyüşü ile piknik yapmayı birbirine karıştıran insanların üstelik bir çok uyarı yapılmasına rağmen yürüyüş yapmak için gelen B Grubuna katılmaları. Bilmiyorum ama sanırım giderek piknikten bile nefret eder hale geleceğim. Hiç aklıma gelmezdi ama sanırım yakında yürüyüşlerde hava kapalı olsun, hatta belki de yağmur yağsın isteyeceğim ki piknikçiler ile yürümek isteyenler ayrılsın. (Amatörler ve heveslileri anlarım, ne de olsa 5 yürüyüş önce ben de hevesli beceriksiz/bilgisizlerden birisiydim, ama B Grubuna gelip de yürümemek için sürekli konuşanlar??? Bunu kabul etmem zor, hele ki yürüyüşün başında yapılan o kadar uyarıya rağmen...) Bir de okumayan toplum olduk diyorlar. Okumamayı geçtim, duymuyoruz, dinlemiyoruz bile. Okumamak yine iyi bir raddeymiş. (Alçaklık da bir yükseklik bir birimidir?!?)

Neyse, bu kadar kızgınlık yeter, şimdi de yürüyüşte neler oldu:
8:05'de Konak İskele önünden hareket ettik. Ama ne hareket. Minibüsü tıkabasa doldurarak arkamızda çok kalabalık bir İskele önünü bırakarak yola çıktık. Neredeyse İzmir'in yarısı dağlardaydı sanırım bu pazar.

8:45'de Sütlüce'ye, çay molasına girdik. Kahvaltı etmemişler için kahvaltı, uyanamamışlar için sabah çayı molası. 9:10'da otobüslere binerek yürüyüşümüzün başlayacağı Beşpınar köyü yakınlarındaki alana hareket ettik.

9:40'da toplanma alanında duyurular yapıldı ve yürüyüşe başladık. Tabi B Grubunun 58 kişi olması ilk etapta beni şüphelendirmişti ama üzerinde durmak istedim. Çünkü ne de olsa sürekli sağımdan solumdan geçerek tek sırayı bozan çok hızlı yürüyen birçok kişi vardı. Sanırım bu insanlar tempo yavaş geldiği için öne geçmeye çalışıyorlardı. Ulaş, ne kadar iyimsersin. Sanırım bugün yeni birşey öğrendim: "Tek sırayı bozarak birileri yanından geçiyorsa, bu kişiler sadece parkuru hafif bulduğu için zamanını daha iyi değerlendirmeye çalışan birileri olmayabilir. Artık aklımda ikinci bir sınıf var: Yürümeyi bilmiyorum ama bilenleri dinlemek yerine kendi başıma koşarak birazdan yorulup grubun başına bela olmalıyım diyenler." Neyse, 9:40'da yürüyüşe başladık. Hafif, çok kalabalık ağaçlar arasında kalmayan ama yine de yeşil bir parkurdan ilk düzlüğe kadar tırmandık.

10:20'de ilk molamızı verdik. Tabi ilk resmi mola. Ondan önce birkaç kez nefes düzenleme molası ile aşırı yüklenmeleri azaltmaya çalıştık tabiki. Gerçi bu ilk mola başımıza geleceklerin habercisi imiş. İlk mola ve (şaka olmadığını sonradan anladığım) ilk buraya kadardı değil mi sızlanmaları.

Mola sonrasında neredeyse düz bir yürüyüş ile AtAlanı piknik alanına vardık. Zirve yapmak istememeyi ayıp saymayan bir grubu mola yerinde bırakarak zirve yapmak isteyen ve zirve yapmaya arabayla gideceğimizi zanneden bir B Grubu parçası olarak zirveye hareket ettik. Beşinci dakikada başlayan zirveye gelmedik mi sızlanmaları 12:20'de Spil dağı zirvesinde sona erdi. 15 dakikalık bir zirve keyfinden sonra mola yerine dönüş başladı.

13:00'da mola yerindeyiz ve piknik, pardon mola, 14:30'a kadar sürüyor. Tabi 20 dakika yemek yiyip 15-20 dakika dinlenenler geriye kalan 40 dakikada ne yapacağını düşünüyor. Ve mola bitişiyle aşağıya inmek için otobüslere doğru hareket ediyoruz.... değil tabi. Nedense tekrar yürümeye başlıyoruz. (Galiba duyduğum sızlanmalar beni de etkilemeye başladı.) Yine hafif bir yürüyüş ile gelirken mola verdiğimiz yere tekrar geliyor ve tekrar mola veriyoruz.
Bu mola sonrası yürüyüşün biteceği 16:05'e kadar yine hafif bir iniş ile devam ediyoruz.

İndiğimiz Beşpınar köyünde 25 dakikalık çay molası sonrası Sütlüce köyüne gitmek üzere otobüslere biniyoruz. Otobüste öğreniyorum ki C Grubunun da karşılaştığı bir zorluk olmamış, sadece daha uzun yürümüşler. Sanırım C Grubunda yürüseydim, kimseye rahatsızlık vermezdim diyerek üzülüyorum.

Otobüste tekrar bu parkura gelir miyim diye düşünüyorum. Bilmiyorum. Tabiat beni çok etkilemedi. Parkur çok kolay ve kısa. Bir de üstüne insanların saygısızlıkları eklenenince garip bir yürüyüş gününü bitirdim. Ama şu kesin ki Spil dağından görünen deniz gibi bulutların arasındaki adalar gibi duran zirveleri görmek için bu basit parkuru bir kez daha çekebilirim. Ama en azından C Grubu olmalı. (Ayrıca Spil zirveye çıkan başka parkurlar da olduğunu söylediler. Diğer parkurlar ve başka hava koşullarında belki de yürüyüşçüler için zevklidir bile. Bu kadar insan, bu kadar zamandır hata yapıyor olamaz.)

Not: Ama bu parkur uzatılmalı, o kesin...

Not2: Tabi bu kadar sızlandıktan sonra rehber ve DEDAK üyelerine mutlaka teşekkür etmek gerekiyor bu parkurda. Bu kadar piknikçilerin ve yürüyüşçülerin sızlanmasını tek potada eritip iki tarafında en az rahatsız olmasını sağlamak çok zordu. Çok teşekkürler (Mesela benim bile bir ara aklıma piknikçileri dağda bırakmak geldi :) )

Sütlüce - Spil Dağı - Beşpınar (15 km)
Servis Hareket _________________8:05
Sütlüce'ye Varış _______________8:45
Hareket ________________________9:10
Beşpınar'a Varış _______________9:40
Mola(5dk) ______________________10:20
Zirve(15dk) ____________________12:20
Öğle Yemeği(90dk) ______________13:00
Mola(10dk) _____________________15:25
Bitiş __________________________16:05
Servis Hareket _________________16:30



Not: Çektiğim fotoğrafların tamamı: http://s240.photobucket.com/albums/ff299/XtrmPrgrmmr/DEDAK%20-%2020071125/
Tüm yürüyüş fotoğraflarım: http://www.flickr.com/photos/xtrmprgrmmr/

Not: Murat 'Tezmertek' ÖZ'ün fotoğrafları ve notları için http://www.gezenbilir.com/index.php?topic=9238.0

Sunday, November 11, 2007

Yukarı Kızılca - Mahmut Dağı

Parkur: Yukarı Kızılca - Mahmut Dağı (İzmir)
Grup: DEDAK (Dokuz Eylül Dağcılık Kulübü) - B Grubu
Tarih: 11/11/2007
Hava: Kapalı. Yağmursuz



1387 METRE. Söylenebilecek ilk şey ve belki de en önemli şey bu. 1387 metre. Bu hafta hatta SANA DÜN BİR TEPEDEN BAKTIM AZİZ İZMİR! Evet, parkur neredeyse Manisa'da sayılabilir ama İzmir'i gördüm. Burada kaç kişi Manisa'dan bakıp İzmir körfezini görmüştür ki? Neyse sakin olalım ve başlayalım. (Bu arada ben bunu yazarken de Jack NICHOLSON televizyonda Sakin ol diyor zaten :D (Anger Management))

Sabah 8'den önce servislerin toplanma alanındayım. Genel olarak tüm kulüplere baktığınızda İzmir'de kalabalık toplanmış desek de, bu hafta katılımda düşüş var. Sanırım bu hafta boyunca sürekli yağmur haberleri yapılmasının ve Cumartesi gün boyu yağan sağanak yağmurun etkisi büyük. Şeker olduğu için eriyeceğini düşünenler hariç 3 midibüs olarak DEDAK grubu yola çıkıyoruz. Güzel, neşeli bir yolculuk. Hatta geçen haftaki yolculuğu tekrar yorumlamak gerekirse, sanırım yol ağaçlar arasında, doğada olursa yolculuktan sıkılıyorum. Standart asfalt yol üzerinde çok da sıkılmadım. Bu arada pizza çok güzeldi. :D

Saat 9'da servisten iniş ve bizi bekleyen Yukarı Kızılca ile tanışmak. Yukarı Kızılca gerçekten bizi bekliyor, Belediyenin hazırlığı olduğunu tahmin ediyorum: Girişte tüm servisleri Yukarı Kızılca'lı küçük kardeşlerimiz karşıladı, çiçekler verdiler, güzel bir tören hazırlanmıştı. Tören alanında bizi bekleyen Türk bayrakları ve güzel şarkılar vardı. Yaklaşık 45 dakikalık bekleyişten sonra tören başlıyor veya başlamaya başlıyor mu diyelim. Sayın kaymakamımızı uzun süre bekledik. Belki 4 yürüyüşlük tecrübemde en çok yorulduğum 45 dakikaydı herhalde. Kendisi teşrif ettiler, sanırım herkes onun gelmesinden memnun olmuştu ki, özür dilemeye gerek kalmadı. Alkışlarla kesintiye uğramayan konuşmasından sonra yürüyüşümüze başladık. Unutmamak gereken tabi ki Ferah hanımın DEDAK adına kürsüde okuduğu şiir mükemmel bir seçimdi. Ayrıca törendeki aksamalar yüzünden çok güzel hazırlanmış olan Yukarı Kızılca'lı gençlerin gösterilerini pek kimse izleyemedi. Yani organizasyondaki hatanın ne yazıkki cezasını gençlerimiz gördü. Bu üzücüydü tabi. Sonrasında yürüyüşümüz nihayet başladı.

10:30'da yürüyüşümüz basit ve çam ağaçları arasında bir parkurda başladı. Hafif zorlukta bir tırmanma parkuru 11:20'deki su molası sonrası 12:00'e kadar devam etti. İşte burada kritik soru, mola yerine yaklaşmıştık ve isteyenlerle zirve yapılacaktı. Resimlerde sizlerinde göreceği kulubenin oraya kimler çıkmak isteyecek? E, pek akıllı işi gibi görünmüyor tabi, oraya çıkmak. Öyleyse karar ne?... Tabi çıkılacak. Ne yani oraya kadar gitmek akıllıca mıydı zaten? ZİRVE Zamanı...

13:45'deki molada 1387 metredeyiz. Buraya kadar hızlı mı geçtik? Anlatılacak birşey var mı? Anlatılabilecek birşey var mı peki? Oraya gitmeyen birisine anlatılabilecek birşey yok aslında. Orta zorlukta yaklaşık bir buçuk saatlik bir tırmanış sonrası şu ana kadar gördüğüm en güzel manzaralardan birisine bakıyorum. Sanki tüm dünya ayaklarınızın altında. Behzat'ın tepesinde tüm İzmir'i bir kerede gördüğümde de hoşuma gitmişti ama bu başka birşey sanki. Herşeye ve herkese bakıyoruz. Herkes ve herşey çok aşağıda. Sanırım bir insanın hakimiyet duygusunu tanımlaması için önce böyle bir deneyim yaşaması işine yarayabilir. Öğle yemeğimiz için sadece yarım saatimiz var. Öyleyse ne yazıkki öğle yatışı bu hafta yok. Zaten 1500 metre yukarıda üzerinde bir ceket-tshirt-esofman alti kombinasyonu ile ne kadar az durursanız, yaşama şansınız o kadar artıyor sanırım. :D

Ve 14:15'de mola yerinden hafif bir parkur ile, araç yolundan inmeye başlıyoruz. Tabi bu iniş 20 dakika kadar böyle rahat ve tabi rahat bize batıyor ve başlıyoruz yine bayırdan aşağı dökülmeye. Zor değil, hatta kolay sayılabilecek bir iniş başlıyor. Hatta o kadar kolay geliyor ki, inerken neredeyse mola vermeyi unutacağız. Neyse birilerinin aklına çantasındaki meyveleri hala tüketmemiş olduğumuz geliyor ki böylece mola veriyoruz. Neredeyse mola vermeden ineceğiz. Tabi mola vermeden inmemizin nedeni sadece yürüyüş tempomuzun standart olması ve parkurun görsel güzelliği değildi tabi ki. Söylemeden geçmek ayıp olurdu. Buradan ilan ediyorum, Hanifi bey ve Ferah hanım ile yürüyorsanız, şarkı söylemeleri konusunda ısrar edin. Şarkı söylemekten belki de, yürüdüğümüz yolu unuttuk. Mola yerini kaçırıp gidecektik neredeyse. 15:30'daki bu molaya kadar sürekli Türk Sanat müziğinden örneklerle yürüyüşümüzü mükemmel hale getirdik. Bir yandan mükemmel bir manzara, burunlarımızda yeni yağmurla yıkanmış çam ve toprak kokuları ve yanında Türk Sanat Müziği... Tekrar teşekkürler müzik ziyafeti için.

Ve 16:30'da yürüyüşün sonu yine Yukarı Kızılca'da. Sonuçta 6 saat süren orta zorlukta sayılabilecek bir parkur, eğlenceli ve standart tempolu bir yürüyüş grubu. Sanırım bundan daha güzel bir kombinasyon olma ihtimali düşük. Ancak çevremdekilerden duyduğum Mahmut dağının da bize izin verdiği. Çünkü her hava koşulunda Mahmut Dağı'na bu kadar kolay çıkılmazmış. Yani hava koşullarına bağlı bir parkur, özellikle zirve yapacaksanız. Onun dışında ortalama zorluk denilebilir. Ne demiştik: SANA PAZAR GÜNÜ BİR TEPEDEN BAKTIK GÜZEL İZMİR! HATTA GİTTİK Kİ, O TEPE DE ARTIK BİZİMDİR...

Neyse yürüyüş süreleri;
Yukarı Kızılca - Mahmut Dağı (22 km)
Servis Hareket ___________8:00
Yukarı Kızılca'ya varış __9:00
Yürüyüş __________________10:30
Mola (5dk) _______________11:20
Öğle Yemeği (30dk) _______13:45
Mola (10dk) ______________15:30
Yukarı Kızılca'ya varış __16:30
Servis Hareket ___________17:00

Not: http://s240.photobucket.com/albums/ff299/XtrmPrgrmmr/DEDAK%20-%2020071111/ adresinde yürüyüşün tüm fotoğraflarına ulaşabilirsiniz.

Wednesday, November 07, 2007

Hangi Gruba Gitmeliyim?



Her Yürüyüş Kulübünün farklı bir sistemi olabilir ama kalabalık insan gruplarının katılım gösterdiği organizasyonlarda (DEDAK gibi) insanların bazı özelliklerine göre gruplara ayrılması gerekiyor.
Tüm gruplar belli noktalarda kesişse de (başlangıç, bitiş, öğle yemeği, ara molalar, ...) hız ve parkur zorluğu açısından farklı yolları yürürler.

_Neden?
___Yanlış grupta grubun temposunu (hızlı veya yavaş yürüyerek) bozabilirsiniz.
___Olmanız gerekenden hızlı bir gruba katılırsanız, yapabileceğinizden hızlı yürümek zorunda kalacağınızdan fiziksel yorgunluğunuz artar.
___Yüksek düzeyli grupların parkurları da daha zorlu olacağından tecrübe eksikliği nedeniyle zorlanacağınız parkurlarda grubun temposunu bozabilir, kendiniz için de tehlike yaratabilirsiniz.

Hangi grupta yer almalısınız?

_A Grubu
___İlk kez yürüyüş yapanlar
___Tecrübeli olup, Fotoğraf çekmek ve çevreyi inceleyerek yürümek isteyenler
___Son günlerde sağlık problemleri yaşayanlar
___Ayakkabı, kıyafet, malzeme açılarından yetersiz olanlar

_B Grubu
___Tempolu (ortalama ancak sabit tempoda) yürüyebilecek olanlar
___Sık mola vermeden yürüyebilecek olanlar
___Orta zorlukta tırmanma ve iniş yapabilecek olanlar
___Sağlık problemi olmayanlar
___Vücudunu hem yorgunluk, hem de çeviklik açılarından zorlayabilecek olanlar

_C Grubu
___Tempolu ve Hızlı yürüyebilecek olanlar (Gerektiğnde koşarak)
___En az mola ile yürüyebilecek olanlar
___Zor tırmanma ve inişleri yapabilecek olanlar
___ Tecrübeli olanlar

Genellikle en fazla 3 gruba bölünüyor anladığım kadarıyla. Ancak kendi grubunuzu katıldığınız yürüyüş grubunda belirlemeniz hem sizin Yürüyüşten en fazla zevki almanız hem de gruptaki diğer katılımcıların güzel bir gün geçirmesi açısından önemli.

Not: Bir kaç yürüyüşten sonra olmaması gerekirken üst gruba gelenlerin sizleri ne kadar rahatsız edeceğini göreceksiniz. Bu durumda kalmamak için alt gruplardan başlamak en iyisi. Zaten bulunduğunuz grup size az gelmeye başladığında bunu farkediyorsunuz. :D

Sunday, November 04, 2007

Kavacık - Narlıdere Yürüyüşü

Parkur: Kavacık - Narlıdere (İzmir)
Grup: DEDAK (Dokuz Eylül Dağcılık Kulübü) - C Grubu
Tarih: 04/11/2007
Hava: Açık



Sıcak sayılabilecek, güzel bir gün. Tüm hafta boyunca, Meteorolijinin sağanak yağmur uyarılarına aldırmayan, belki de şeker olmadığı için erimeyecek olan 1 otobüs, 2 midibüs dolusu doğasever Kavacık'a geldik. Gerçi söylemeden geçmek mümkün değil; sıkıcı sayılabilecek 1 saatlik bir yolculuk sonrası -Kavacık'a geldik. Belki yürüyüş için sabırsızlanıyor olmamız, belki de yürüyebileceğimiz yerleri otobüsle geçiyor olmamız nedeni; ama sonuçta otobüsten ineceğimiz dakikaları iple çektik.

Neyse, 9:40 itibariyle C Grubu ile yürüyüşe başladık. Daha önce yazdıklarımı okuduysan biliyorsun ki C Grubundan korkarak başladım tabi. Ama Ferah Hanım ve Ayşe Hanım'ın iknası ile C Grubunun başına bela olma pahasına çıktım ve yola döküldük.

10:25'deki molaya kadar üzüm bağlarının arasından sakin bir yürüyüş yaptık. Hatta 10:50'deki molaya kadar yine bağlar arasından sakin bir yürüyüş yaptığımızı söyleyebiliriz. Ancak oraya geldiğimde C Grubunun benim için daha uygun olduğunu düşünerek gelmeme rağmen, sonrası için korkmaya başlamam gerekliymiş. Neden bana uygun? Çünkü düzenli, kontrollü, tempolu, gerçekten gerekli molalarla öğle molası yerimizin 10 dakika uzağına geldik. C Grubunun problem yaratacağı nokta burada geliyormuş. :D Madem mola yerine bu kadar yakınız! Öyleyse mola yerine olabilecek en uzak ve en dik yoldan (hatta belki de yol olmayan yerden) gitmeliyiz. ;)

11:50'deki öğle yemeğine kadar yürüdüğümüz parkuru ise anlatmam mümkün değil, görülmesi lazım. Çok güzel, yeşillikler ve ağaç kokuları arasında dimdik bir yerden hiçbiryere bağlı olmadan inmeye çalışacaksınız. Bu işi, bu pozisyonlar zevkli hale getiriyor. Neyse, hala bunu yazdığıma göre tabi ki düşmedim. Ama Ayşe hanımın ödünç verdiği baton olmasa belki geldiğim yönden dönmem gerekecekti. Neyse dediğim gibi nasıl geçtiğini anlamadığım hem zevkli, hem heyecanlı, hem yeşil bir 1 saatlik yürüyüşün ardından yemeğimi haketmiştim.

Dostluk ve muhabbetce (tamam, dağın başı için yemek listesi açısından da) zengin bir sofrada yemek yeme şansım oldu yine. Ve tabi ki sonrasında öğle dinlenmesi. Bu arada söylemek lazım öğle molası yarı kurumuş bir dere yatağının hemen yanında.

Öğle molasını hızlı geçersek, yine yürüyüş. Önce hafif bir tırmanış, sonrasında günün ilk yarısındakinden daha kolay ama genel olarak eğlenceli sayılabilecek zorlukta bir iniş. Sonrasında dere kıyısında küçük bir mola daha. Aslında sürekli bu dereden bahsetmem lazım, çünkü parkurun bundan sonrası neredeyse dereyle bütünleşik.
Sürekli nasıl olduğunu anlamadığım birşekilde sürekli dereyi dikermiş gibi çapraz yürüyüşlerle ilerliyorsunuz. Suyun da katkısı ile yoğunlu artan bir doğa kokusu. Sürekli üzerinizi kaplayan ağaçlar ile doğanın içinde, onun parçası olmuşluk duygusu. Ve birazdan basacağın yerin toprak mı yoksa dere mi olacağını bilememe düşüncesi. Sakin, huzurlu bir gün sonu parkuru. Tüm haftanın yorgunluğunu atmak için geliyoruz ya, işte parkurun bu bölümü de tam anlamıyla günün yorgunluğunu da atma yeri.

Yolun son yarım saatlik bölümü toprak yol ve hatta sonlara doğru köy içinden. Sonrasında 15:15 itibariyle Narlıdere'ye giriyoruz.

Sonrası biraz garip aslında. Yürümek için geldiğimizi düşünürsek servisin kalktığı 17:15'e kadar beklemek garip geliyor ama bir yandan da güzel şeyler var. Narlıdere'de köyde, köyün ortasındaki kahvelerde kaç kez çay içme fırsatınız olur? Kaç kez köy meydanına bakan bir birahane-lokantada bira içebilirsiniz ki? :D

Neyse, güzel, eğlenceli bir parkur. İlk bölümü tehlikeli ve zorlu, ikinci bölümü sakin ama yine de zorlu sayılabilecek bir parkur.

Kavacık - Narlıdere (23 km)
Servis Hareket ________8:00
Kavacık'a varış _______9:20
Yürüyüş _______________9:40
Mola (5dk) ____________10:25
Mola (5dk) ____________10:50
Öğle Yemeği (70dk) ____11:50
Mola (5dk) ____________13:45
Mola (5dk) ____________14:05
Narlıdere'ye varış ____15:15
Servis Hareket ________17:15

Not: İlgili Resimleri http://s240.photobucket.com/albums/ff299/XtrmPrgrmmr/DEDAK%20-%2020071104/ adresinden bulabilirsiniz.

Monday, October 29, 2007

Yeniköy - Çatalca Barajı Yürüyüşü

Parkur: Yeniköy - Çatalca Barajı (İzmir)
Grup: DEDAK (Dokuz Eylül Dağcılık Kulübü) - B Grubu
Tarih: 28/10/2007
Hava: Açık



Çok güzel bir havada 8:10'da Konak İskelesi önünden servise bindik. Üçyol Gaziemir çıkışında 1 otobüs, 3 minibüsten oluşan konvoyu oluşturarak Yeniköy'e doğru yola çıktık. Çatalca Baraj Göleti'nin yanından otobüslerle geçerek Yeniköy'e vardık. Köy kahvasinde içilen çaylardan sonra yeniden otobüslere binerek yürüyüş hareket noktasına gittik. Bu sırada C grubunu köyde bıraktık. Onları bıraktığımız yeri ve onların hareket hızını görünce C Grubundan bir süre daha korkmam gerektiğini anladım. :D

10:25'de verdiğimiz Spor Molasından önce kısa bir tırmanma yaptık. Spor molasında açma-germe hareketleri yaptık, nefes açtık. Oraya kadar arada durarak nefes molaları verdik. Doğanın sessizliğini dinlemek farklı birşey bu arada.

11:10'da bir mola vererek yolu 1 saat uzatmak istemeyenleri kısa yoldan mola yerine gönderdik. Çok küçük bir grup o tarafa ayrıldı. Bizler göletin çevresini dolaşmak üzere hareket ettik. Yol boyunca gerçekten zor inişler vardı. Sürekli kayalar ve taş kırıkları arasında inmek toprakta inişten daha zormuş. Hele bir de yolun sonu aşağıya 90 derece inen yar ise. (Çok yüksek olmasa da, düşsem birşey olurdu herhalde :D ) İnişi yaptıktan sonra, aslında kötü birşey yaptık. Yani biz kötü birşey yapmadık ama çok acı birşey yaptık: Bir göletin içinden geçtik, geçebildik. Ne yazıkki göletin büyük bölümü kurumuştu ve içinden geçilebiliyordu. Ve göletin içinden geçmek için yüzmek gerekmiyor. Kötü... Neyse, göletin öbür yakasında bizi eğlenceli bir tırmanma bekliyordu. Çamur olduğu için sürekli kayan 5 dakikalık bir parkur bana Behzat Tepe inişini hatırlattı. Zaten görüp görebileceğimiz en zorlu bölüm de o 5 dakikalık tırmanma imiş. Sonrasında orman yolunda 10 dakika yürüyüş ve mola.

12:15'den 13:30'a kadar gerçekten uzun bir yemek molasını takiben yeniden başladık. Gruptan kopmaların çok olduğu sürekli durulan aslında grup açısından biraz da sıkıntılı ama zorluk açısından hafif bir parkurdan sonra 14:20 gibi bir mola vererek grubu yine ikiye ayırdık. Kalanlar otobüse giden A grubuna katılarak parkuru erken bitirdiler.

14:20'de ayrıldıktan sonra yine hafif zorlukta bir orman içi yoldan ilerleyerek 15:55 gibi köye vardık. Buradaki en büyük zorluk da sadece kollarımızı çizen sık ağaç ve çalı dalları idi.

15:55'de köye vararak son çay molamızı verdik. 16:15'de servisler hareket ederek köyden ayrıldı.

Behzat Tepe yürüyüşündeki kadar zor ve heyecanlı bir parkur olmasa da yine de eğlenceli bir dinlenme gününü daha bitirmiş olduk. Bu arada baton'un (veya sopanın) insanın riskli inişlerde hareketlerine ne kadar yardımcı olabileceğini gördüm. Baton şu an için kritik olmasa da bir sopa Behzat Tepe'den inişteki sorunlarımı %70-80 azaltırmış.

Neyse, işte saat saat neler yaptık:

Yeniköy - Çatalca Barajı (20km)
Otobüste Toplanma ____8:10
Yeniköy Varış ________9:00
Yeniköy Hareket ______9:30
Yürüyüş ______________9:45
Mola(15dk-Spor)_______10:30
Mola(5dk) ____________11:10
Mola(75dk) ___________12:15
Mola(5dk) ____________13:50
Mola(5dk) ____________14:20
Bitiş ________________15:55
Otobüs Hareket _______16:15
(Bu programa 1 dakikalık nefes ve grup toplama molaları dahil değildir.)

Not: İlgili Resimleri: http://www.flickr.com/photos/8105518@N07/sets/72157602781977321/ adresinden bulabilirsiniz.

İhtiyaç Listesi

Doğa Yürüyüşü İhtiyaç Listem:
(Bana lazım olmuş şeyleri yazdım.)



1.Sandviç (veya öğle yemeği)
2.2 tişört (1 tane öğle yemeğinde, 1 tane bitince değiştirmek için)
3.Nitelikli su (Powerade tarzı birşey)
4.Meyve suyu (Öğle yemeği için)
5.Ekstra şeker (Elma tarzı meyve daha iyi olur)
6.MP3 Player
7.Pil
8.Güneş Gözlüğü
9.Şapka
10.Ceket (Mümkünse kapşonlu ve kalın)
11.Cep Telefonu
12.Cüzdan
13.Peçete
14.Çorap
15.Fotoğraf makinesi
16.Bloknot - Kalem
17.Yağmurluk (En yakın zamanda Panço alınacak)
18.Yere oturmak için gazete (En yakın zamanda Mat alınacak)
19.2 lt su (Mümkün olduğu kadar küçük parçalarda (0.5lt))
20.Orada sopa bul (Sonra baton alınacak)

Bunları torbalarda koyarsanız çantanıza birbirinden ayırması kolay olur. (Giyim torbası, yemek torbası, su torbası, küçük eşya torbası gibi)

Saturday, October 27, 2007

Balçova - Halkapınar Çeşmesi - Behzat Tepe Yürüyüşü

21.10.2007 / Balçova - Halkapınar Çeşmesi - Behzat Tepe



Hayatımda ilk kez Doğa Yürüyüşü yaptım. Çok eğlenceli geçti. Belki birileri katılayım mı diye araştırıyordur diye ki ben öyle yapmıştım, neler yaptığımızı anlatmak istedim.

DEDAK (Dokuz Eylül Dağcılık Kulübü) tarafından sürekli yapılan doğa yürüyüşü organizasyonlarından birine katıldım 21.10.2007 Pazar günü. Parkur Balçova-Halkapınar Çeşmesi-Behzat Tepesi idi. Yazıyı kolay kontrol etmek ve belki de yapıp yapamayacağınızı anlamanızı kolaylaştırmanız için saat saat notlarla ilerleyelim. (Bu arada bu yazı B Grubu için geçerli. A'dan başlayarak Sakinden, hırçına doğru ilerliyor, hem parkur zorluğu, hem yürüyüş temposu.)

Konak - 10:00 - Servis Konak İskele önündeki Viyadük altında bulunan parktan hareket etti. Orada sanırım benzer bir amaçla (Sonuçta bu spor dalını hiç bilmediğim için sınıflama yapıyor olmak istemem.) bizim gibi bekleyen 2 araç daha vardı. Birisi bizden önce hareket ederken bir araç da bizim çıkışımız sırasında parka girdi. Yani sanırım benzer işleri yapan ve oradan çıkış alan birden çok grup var. Ayrıca otobüs çıkış saatleri web sitelerinde (www.dedak.org.tr) yayınlanmış durumda. Bu seferlik referandum nedeniyle biraz geç başlamış. Yani daha erken oluyor her hafta.

Balçova - 10:35 - Servis, İnönü Caddesi üzerinden sürekli üyelerin bazılarını da toplayarak Balçova Princess Otel arkasındaki hareket noktasına geldi. (Yine otobüs rotası da her hafta değişebiliyor sanırım. Yani Konak'tan binmek en iyisi.) Çok uzun olmayan bir açıklamadan sonra ekibin A ve B grubu olarak ayrılmasını istediler. İnsanlar birden açılınca ortada kalmak kötüymüş. Henüz kimseyle normal bir iletişim kuramamış olmanın tedirginliği kötü oluyor. Tabi grubumu tahmin edemedim ve rehberliğimizi yapacak Bayram Ali Bey'in yanına gidip sordum. Şöyle bir fiziğime ve ekipmanıma bakarak B grubuna istersem girebileceğimi söyledi. Zor bir sorumluluk ama tamam dedik. Sonuçta yapabileceğim gibi görünüyorsa neden olmasın. 10:40 gibi bahçe arasındaki yollardan sonrasında da İtfaiye yolundan yürümeye başladık. (Bu arada dönerken farkedeceğim bu bahçe arası yolu çok uzunmuş. 10:40'da ne kadar kısa gelmişti :) )

Mola - 11:00 - Bu molada sadece çantayı çıkarıp su içecek zaman bulabildik. Henüz terlemeye başlamıştım. Birkaç yudum iyi oldu. 5 dakika kadar sonra tekrar başladık. Bu arada İtfaiye yolunu bırakıp sanırım s şeklinde dağa tırmanan itfaiye yolunu kesen bir kisinin tırmanabileceği bir yoldan (ne kadar yol denirse tabi, sanırım o yüzden parkur falan diyorlar) gidiyoruz.

Mola - 11:30 - Sanırım Halkapınar Çeşmesi burasıydı. Şu anda defterime not almadığım için net hatırlayamıyorum. Ama zaten çok büyük anlamı da kaldığını söyleyemem. Yıllardır bu mevsimde aktığını söyledikleri çeşme pek akacak gibi görünmüyordu. Bunun da çıkarımını yaparsak yıllardır akan ve dağlarda olduğu için suyun başındaki çeşme akmıyorsa biz aşağıda çok zor günler geçireceğiz. Kötü. Yaklaşık 10-15 dakikalık bir molada yavaş yavaş yorulmaya başladığımı hissediyordum. Çok zevkli :) Bu arada üyelerle yavaş yavaş iletişim kurmaya başladım. Sağolsunlar, yanlız kalmamam için arada bana sorular soruyorlar. Ama en azından aralarındaki samimi sohbetlere dinleyici olarak katılmak bile çok güzel.

Mola - 13:45 - Yemek Molası. 1 saat sürdü. Burada ilk kez tam anlamıyla iletişimimin başladığını söyleyebilirim. Sağolsunlar beni masalarına davet ettiler. Yaklaşık olarak herkes kendi yemeğini yiyor ama sonuçta birlikte yemek daha iyi tabi. Sonrasında Mustafa Bey'in tavsiyesine uyarak ayaklarımı yukarıya kaldırmaya karar verdim. Bunun yolu tabi yere uzanmak ve daha da eğlencelisi yerler dünden ıslak. Ne mi yapılacak? 15 dakika dinlenilecek! Dinlen! :D Amacımız zaten doğadan korkmamak, bir parçası olduğumuzu hatırlamak değil miydi?

Mola - 15:45 - Yine sadece çanta çıkarıp su içilecek bir mola. Bu arada gidiş yolu kolay olduğu için grubun ayrılmasına izin veriyorlar. 4-5 kişi gruptan ayrılarak hızlı ilerlemeye başlıyoruz. Hedef, Behzat Tepesi. (Bu arada, bu yürüyüşe katılanların isim ile ilgili yeni bir teorileri var :D )

Mola - 16:00 - Behzat Tepesi. 15 dakikalık bir mola ve mükemmel İzmir manzarası. Aslında birazdan olacakları bilsem belki de korkmam lazımdı. Çok eğlenceli, riskli, zor ve yorucu dönüş yolculuğu bizi bekliyor-muş! :D

Bitiş - 17:55 - İzmir Princess Otel arkasındaki toplanma yerine A grubundan yarım saat geç geliyoruz. Ama bazı noktalarında "Nereden yürüdü önümdekiler?" dediğim bu yolu bitirmiş olmak mükemmeldi. 4-5 düşme tehlikesi, sürekli "Şimdi ne yapacağız?" fikri insanı çok eğlendiriyor.

Hiç yorulmadığım, aksine hayatımda belki de en çok dinlendiğim aktivitelerden birisi oldu. Özellikle dinlenmeye çok ihtiyacınız varsa, dinlenmek için birebir. Tabi, bacaklarınızı vücudunuzun bir parçası olarak kabul etmiyorsanız :D

Sona parkurun süre çizelgesini de yazayım da, ileride lazım olur:

Balçova-Halkapınar Çeşmesi-Behzat Tepe(20km)
Otobüste Toplanma ____10:00
Balçova Varış ________10:30
Yürüyüş ______________10:40
Mola(5dk) ____________11:00
Mola(5dk) ____________11:30
Mola(60dk) ___________13:45
Mola(5dk) ____________15:45
Mola(15dk) ___________16:00
Bitiş ________________17:55
Otobüs Hareket _______18:00
(Bu çizelgeye belli noktalarda soluklanmak için yapılan 1 dakikalık durmalar dahil değildir.)

İlgili Resimleri: http://www.flickr.com/photos/8105518@N07/sets/72157602781977321/ adresinden bulabilirsiniz.

Wednesday, August 22, 2007

Dinleyin: Fethi Taner ve Toplama Adamlar

Cok eski bir albumleri var. Ama sakin, guzel bir muzik, anlamli sozler. Mutlaka dinleyin.
Örnek bir şarkı sözü:

DEKAN SENİ BÖYLE GÖRMESİN.

Oooo sen,
Yine berbat haldesin
Sakal olmuş bir karış
Topla oğlum kendini
Dekan Seni Böyle Görmesin. (DSBG)
Kaçıp git, gir bir deliğe

O sen,
O sen,
ARTIK FAZLA GÖZE BATMAYA BAŞLADIN
O sen,
Yine sefilleri oynuyorsun
Üstün başın dökülüyor
Topla oğlum kendini,
DSBG
Saç baş dağınık, git bir bak aynaya

O sen,
YOKSA ARTIK BİR İLAH MISIN?
YA DA ZIRH GİYMİŞ BİR ŞOVALYE Mİ?
Önce bir yıkansan önce
Herkes bir rahat eder
Ama kafana taktın bir defa
SİVRİ GÖRÜNMEYİ
DSBG
DSBG

O sen,
Yine dolanıyorsun orda burda
Limite dayanmış devamsızlığın
Topla oğlum kendini
DSBG
Kantin, kampüs neyine
O sen,

O sen,
YOKSA ARTIK BİR İLAH MISIN?
YA DA ZIRH GİYMİŞ BİR ŞOVALYE Mİ?
Önce bir yıkansan önce
Herkes bir rahat eder
Ama kafana taktın bir defa
SİVRİ GÖRÜNMEYİ
DSBG
DSBG

O sen,
Yine hakkında şikayet var
Bak, bölüm başkanın ağlıyor
Üzme oğlum onları
DSBG
HARCAMA KENDİNİ DAHA ÇOK GENÇSİN!
O sen,
O sen,
O sen,
O sen,
O sen,
O sen,
Oooooooooooo
Söz/Müzik: Fethi TANER

Friday, August 10, 2007

Blue Men Group

Orjinal grup, Blue Men Çevreye Duyarlı olmaya çağırıyor. İzlemeniz ve dinlemeniz tavsiye olunur.

Saturday, July 21, 2007

Google da ust sirada cikmak icin

Google'da yukarida olabilmek icin, para vermek disinda.

_Sitene tiklaniyor olmali.
_Arama kelimelerine uymalisin.
_Benzer sitelerden sana link olmali
_Rakip sitelerden sana link olmali
_Siten surekli guncellenmeli
_Google bunlardan haberdar olmali.

Bunlarin olmasi icin;

_ URL adreste, Sitenin basliginda, metadata icinde sitenin potansiyel aranma kelimeleri bulunmali.

_ Sitenin klasorunde Google'in anlayacagi Sitemap dosyasi bulunmali. Bunu otomatik yapan programlar var. ( GSitemapCrawler'i tavsiye ederim. http://gsitecrawler.com/ ) Google siteni ziyaret ettiginde bu dosya mevcut ise isini daha kolay yapiyor ve ziyaret sıklığı artiyor.

_ Siteni ( ve dolayisiyla Sitemap dosyani ) yenilediginde bunu Google'a haber verirsen, yenilikleri daha hizli sistemine ekliyor. ( Bunun icin Google'in Webmaster'lar icin destek sistemi var. Yani Google'a "Sitemi yeniledim. Senin icin Sitemap koydum. Gelip kontrol edebilirsin!" diyebiliyorsunuz. Tabi bu, sitelerin daha kolay kontrol edilmesi ve Google amcanin sitenizi daha cok sevmesi demek. )

_ Insanlar aradiklarinda sitene ( kacinci sayfada olursa olsun ) tiklamalilar.

_ Resimlerin altlari yazili olmali.

_ Ayrica Google Sitemap sistemi, size hangi arama kelimeleri ile daha yukari cikabileceginiz destegini de veriyor.

_ Siteni diger arama sitelerine, benzer konudaki sitelere, Directorylere aciklamalari ile ekle.

_Ve bekle... ( 1, 2 ay icinde hersey cok iyi olacak. )

Bu arada bunlari denedim. Ise yariyor......

*************************************

Eger,1-2 ay zamanin yoksa Google amcaya biraz para ver, seni reklam bolumlerinde cikarsin.

Monday, July 02, 2007

Eğitim Hak mıdır? Görev midir?

Bu çok önce duymuş olduğum bir söz. Kimindi hatırlamıyorum. Ama durumumuzu güzel özetleyen bir söz.

Şimdi gelelim;

Bence;

İki yönden düşünelim:

Eğitim; o eğitime ihtiyacı olan, o eğitim ile daha ileriye gidebilecek olan ve aldığı eğitimi daha ileriye götürebilecek olanlar için bir haktır.
Eğitim; o eğitime ihtiyacı olmadığını düşünen ama en ufak bir eğitim (düzeltelim öğretim DEĞİL) almadığı için bu yargıya varan ve hem kendisine, hem de kendisine o zamana kadar kazandıklarında yardım edenlere ihanet eden kişi için bir görevdir.

Burada önemli olan; Eğitim hak olarak görenlere ulaştırılması, görev olarak görenlere harcananların diğer yöne yönlendirilmesidir.

İşte burası kritik. Buna kim ve nasıl karar verecek. Ne yazıkki çok net bir ayrım yok. Birileri taşın altına elini sokacak ve bu uğurda birileri hata yapacak, birileri zarar görecek ve sonunda başarılı örnek bulunacak.

Şu anda doğru yönlendirme yapılıyor mu peki?
Eğer herhangi bir ortaokula, liseye veya üniversite sınıfına gittiğinizde sınıfta olmaktan memnun çocuk sayısını incelerseniz; bunu anlarsınız. Bir deneyin bakalım.

Görüşürüz,
Not: Şu anda Vedat Sakman çalıyor

Saturday, June 30, 2007

Dene

Denedin, Yenildin.
Olsun.
Yine dene, yine yenil!
Daha İyi Yenil!

Samuel Beckett

Friday, June 22, 2007

Turgut Berkes

Şair eser bırakır.
Ben bırakmam,
Senden esersiz akşam.
Yoksa bomboş bu yaşam.

Turgut Berkes - Karakutu
Not: Tüm şarkılar mükemmel. Aşırı tavsiye olunur.

Tuesday, May 08, 2007

Kullanıcı tarayıcısında Flash kontrolü

Sitede Flash görüntülenmesi gerekiyorsa ve kullanıcının tarayıcısında flash yüklü değilse o bölümde hata mesajı görüntülenecektir.

Kullanıcıda Flash yüklü olup olmadığını anlamak ve Flash yüklü değilse başka kod parçasını çalıştırmak için aşağıdaki kod kullanılabilir. ( Kodu Macromedia Flash MX'den aldım. Publish Settings'den "Flash 6 kontrol ederek publish" yaparsanız üreteceği koddan yararlandım. )

Aşağıdaki kod Flash 6 kontrol ediyor,
Varsa; Untitled-1.swf dosyasını gösterecek kodu gönderiyor. (if MM_FlashCanPlay)
Hata oluşursa; Resim.jpg dosyasını gösteriyor ( NOSCRIPT bölümü)
Yoksa; Resim.jpg dosyasını gösteriyor. ( else ) ( Fake amaçlı :D )


Ğ MAP NAME="Untitled-1"> /MAP>
Ğ SCRIPT LANGUAGE=JavaScript1.1>
Ğ!--
var MM_contentVersion = 6;
var
plugin = (navigator.mimeTypes &&
navigator.mimeTypes["application/x-shockwave-flash"]) ?
navigator.mimeTypes["application/x-shockwave-flash"].enabledPlugin : 0;
if (plugin ) {
var words = navigator.plugins["Shockwave Flash"].description.split(" ");
for (var i = 0; i < words.length; ++i)
{
if (isNaN(parseInt(words[i])))
continue;
var MM_PluginVersion = words[i];
}
var MM_FlashCanPlay = MM_PluginVersion >= MM_contentVersion;
}
else if (navigator.userAgent && navigator.userAgent.indexOf("MSIE")>=0
&&
(navigator.appVersion.indexOf("Win") != -1)) {
document.write('Ğ SCR' + 'IPT LANGUAGE=VBScript\> \n'); //FS hide this from IE4.5 Mac by splitting the tag
document.write('on error resume next \n');
document.write('MM_FlashCanPlay = ( IsObject(CreateObject "ShockwaveFlash.ShockwaveFlash." & MM_contentVersion)))\n');
document.write('Ğ /SCR' + 'IPT\> \n');
}
if ( MM_FlashCanPlay ) {
document.write('Ğ OBJECT
classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000"');
document.write('
codebase=http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,0,0
');
document.write(' ID="Untitled-1" WIDTH="550" HEIGHT="400"
ALIGN="">');
document.write(' Ğ PARAM NAME=movie VALUE="Untitled-1.swf"> Ğ PARAM NAME=quality VALUE=high> ');
document.write(' Ğ EMBED src="Untitled-1.swf" quality=high bgcolor=#FFFFFF ');
document.write(' swLiveConnect=FALSE WIDTH="550" HEIGHT="400" NAME="Untitled-1"
ALIGN=""');
document.write(' TYPE="application/x-shockwave-flash"
PLUGINSPAGE="http://www.macromedia.com/go/getflashplayer">');
document.write(' Ğ /EMBED>');
document.write(' Ğ /OBJECT>');
}
else{
document.write('Ğ IMG SRC="Resim.jpg" WIDTH="550" HEIGHT="400"
usemap="#Untitled-1" BORDER=0>');
}
//-->
Ğ /SCRIPT>
Ğ NOSCRIPT>
Ğ IMG SRC="Resim.jpg" WIDTH="550" HEIGHT="400" usemap="#Untitled-1" BORDER=0>
Ğ /NOSCRIPT>

Not: Tüm Ğ karakterleri Tag açılışıdır. ReplaceAll(Ğ,<)

Tuesday, May 01, 2007

Ofiste basari ve karliligi arttirmanin yolu: Terry Tate

Her sirkete lazim, Terry Tate

Bir ornek bu, diger Terry Tate videolarina da buradan ulasabilirsiniz

Sunday, April 22, 2007

XP şarkısı

eXtreme Programming ile ilgili olarak Japonların yaptığı bir şarkı ve klibi;

Orjinal fikir:

http://www.youtube.com/watch?v=zpw8h4OGNxg

Monday, April 16, 2007

ASP IP Görüntüleme

ASP Kodu ile kullanıcının IP'sini görüntüleme

_________KOD___________

Response.Write(Request.ServerVariables("remote_addr"))

_______KOD SONU________

Not: ASP Kod Taglarını koymayı unutma

ASP Sayac Kodu

Basit bir ASP Sayac çalışması

_ Zorunluluklar
__ASP kodu çalıştırabilen bir sunucu
__Birinci satırında bir sayı olan "istatistik.txt" dosyası

____________KOD______________


Set dosya_n=Server.CreateObject("Scripting.FileSystemObject")
Set dosya=dosya_n.OpenTextFile(Server.MapPath("istatistik.txt"),1)

kalan=dosya.ReadLine
dosya.Close
kalan = kalan + 1

Response.Write(kalan)

Set dosya=dosya_n.OpenTextFile(Server.MapPath("istatistik.txt"),2)
dosya.WriteLine(kalan)
dosya.Close
Set dosya=Nothing
Set dosya_n=Nothing

kisi tarafından ziyaret edilmiştir.

________KOD SONU _____________

Not: Blog kod olarak gördüğünden ASP tag başlama - bitişleri kaldırılmıştır. Başına ve sonuna tag koymayı unutma

Wednesday, April 11, 2007

Saturday, March 31, 2007

Hayyam

Hiç, hiçbirşey bilmiyorlar,
Bilmek istemiyorlar.
Hiç, hiçbirşey görmüyorlar,
Görmek istemiyorlar.
Onlardan değilsen sana zalim derler.
Onlara aldırma hayyam

Wednesday, February 21, 2007

Undeclared Identifier: LoCaseInsensitive

Delphi 5 kullanirken TTable bileşeninde arama yaparken Locate kullanırsanız, TLocateOptions parametresi kullanacaksınız.

Bu parametreyi kullandığınızda nadiren bu hatayı verebiliyor. (Hangi parametreyi kullanırsanız, malum 2 ihtimal var) Bunun nedeni "db" kodunu o pas dosyasına otomatik olarak eklememesi.

Yani yukarıdaki (program ismi altındaki) "uses" altındaki kod dosyaları arasına "db" dosyasını elle eklerseniz, hatayı vermeyecektir.

Garip bir hata, ben zor buldum, tarihte not olsun. Sonra döner bakarım. :)

Saturday, February 03, 2007

Dinleyin

Cesursak, eger
Kötü olmayı göze alabilecek kadar
O zaman iyi olmaya hakkımız var.
(Cenk TANER - Kesmeşeker)

Sunday, January 28, 2007

Güzellik

Güzellik gözlerdedir, bakılanlarda değil!
Aynaya bak güzelim
Ve kendi karşında eğil
(Yazan: Dr.Skull (Albüm: hershey yolunda))

Edinebilirseniz edinin.

Friday, January 19, 2007

Metal, Rock dinleyin

Ocak 2007 - Level dergisinde Volkan TURAN, güzel bir not hatırlatmış; Ben bilmiyordum, öğrendim, sevindim. Benim gibi bilmeyenler öğrensin:

" Metal, size o herşeyi ele geçiren güç hissini vermiyorsa, saçlarınızı diken diken etmiyorsa, bunları hiç anlamayabilirsiniz. Öyle olsun, anlamayın. Çünkü etraftaki 40.000 Metal hayranına bakıyorum da, sizsiz de idare ediyoruz!" (Metal: A HeadBanger's Journey)

Gençler; Rock dinleyin. Belki yararı olmaz ama en azından Pop müzik gibi beyninizi öldürmez. (Bu arada saçma sapan şeyler Rock değildir. Rock Deep Purple'dır, Van Halen'dır, Pink Floyd'dur.)

Tuesday, January 16, 2007

Youtube'da izlediğiniz dosya nasıl indirilir? ve nasıl çevirilir? (Ücretsiz ve legal şekilde)

Youtube'da izlediğiniz dosya nasıl indirilir? ve nasıl çevirilir? (Ücretsiz ve legal şekilde)

Dosya nasıl indirilir?
_Youtube açtığınız filmi sizin bilgisayarınıza yükler. Filmin tamamı bilgisayarınıza yüklendikten sonra (Filmin altındaki kırmızı çizgi dolduğunda) Internet tarayıcınızın geçici depolama (Temporary Internet Files) klasörüne bakın. Orada dosya büyüklüğü diğerlerinden bariz şekilde farklı olan ve isminde sizin istediğiniz filmin Youtube koduna sahip bir dosya var. (Klasör nerede derseniz; IExplorer için Tools>Internet Options>Browsing History>Settings>View Files ile bulabilirsiniz.)
_Söz konusu dosyayı başka bir yere kopyalayarak ismini Isim.flv olarak değiştirin. (Orjinalinde uzantı yok)
_Şu anda bu dosyayı herhangi bir Flv Oynatıcı programla oynatabilirsiniz.

Nasıl çevirilir?
_Eğer flv yetmiyor, mpg, avi, vb. olsun. WMediaPlayer veya BSPlayer gibi bir programla da açayım isterseniz; dönüştürücü program kullanmanız lazım.
_Örnek olarak ücretsiz bir dönüştürücü olan SUPER programını tavsiye ederim. Arada göçüyor ancak çok geniş bir dönüştürme listesi var. (En azından Flv dosyalarını diğerlerine çeviriyor.) Programı hiçbir işlem yapmadan, tam sürüm ücretsiz olarak: http://www.erightsoft.com/SUPER.html adresinden indirebilirsiniz.
İyi günler,

Thursday, January 11, 2007

Yenimecra.org

Uzun zamandır varolan bir grup Pilli Network. İnsanların bilgilerini paylaşmak için biraraya geldikleri bir grup. Bu grup içerisinde yeni bir site açıldı. YeniMecra. Bu sitede, üyeler internet üzerinde buldukları değişik reklamları ve promosyonları paylaşıyorlar. Özellikle zeka pırıltılarını görmek isteyenler ve tüm promosyonlardan haberdar olmak isteyenler için birebir. İnceleyebilirsiniz : www.yenimecra.org

Tuesday, January 02, 2007

Program (istemeseniz de) hızlı mı çalışıyor?

Sorun: FIFA MANAGER 2006 maç sırasında oyun aşırı hızlanıyor. (Yeni Çift Çekirdek bilgisayar aldığımdan beri)
Çift çekirdekli bilgisayar kullanıyorsunuz. Daha önce kullandığınız programınız hızlı çalışıyor. Ve hızlı çalışmaması gerekiyor. (Örneğin oyunlar)
1. Programı çalıştırın.
2. Ctrl+Alt+Del yapın. "Windows Task Manager" açılsın.
3. Programın "Process"ini bulun. (Büyük ihtimalle en fazla Hafıza kullanan (Mem Usage) programdır?!?)
4. İlgili "Process"e sağ tuşla tıklayın. En alttaki seçenek olan "Set Affinity" seçin.
5. Liste programın hangi çekirdekleri kullandığını gösteriyor. İşaretlerden birisini kaldırmanız, programın tek çekirdek kullanmasını (yani daha yavaş çalışmasını) sağlar.

Not: Bu sorun ben de FIFA Manager 2006 oyununda yaşandı. Maç sırasında oyun aşırı hızlı oynanıyor. (En yavaş modda oyunu izleyemiyorsunuz.) Oyunu çalıştırıp sonra yukarıdaki maddeleri uygularsanız; maç sırasında normal bilgisayardaki gibi normal hızda oynanır.