Sunday, June 27, 2010

INISTA/ASYU Konferansı (Kayseri/Kapadokya Notları) (1/2)

Merhabalar,



Geçtiğimiz hafta INISTA ve ASYU Konferansları için Kayseri'ye kalabalık bir ekiple gidildi. Yaklaşık 1 haftalık süreçte Kayseri, Kapadokya, INISTA, ASYU, Ankara başlıklarını içeren notlarımızı paylaşalım isterim. Geçtiğimiz zamanlarda hikayeler tarzında yazıyordum ama sanırım bu tür uzun gezileri son Eskişehir turu tarzı notlar şeklinde yazmak yazmamı kolaylaştıracak. Yazıda yukarıdaki başlıklarda "bence" notları göreceksiniz. Umarım birinin işine yarar... Öyleyse notlar diyelim, başlayalım... (Bu arada keşke bir anlam sırası yapabilsem; ama aklıma geldikçe, karışık olacak, kusura bamyayın...)




_Kayseri'ye siz gidene kadar bitmiş olacaksa da havaalanı 25.06.2010 tarihi itibariyle halen yapılıyor. Bu nedenle bir çadırdan giriyorsunuz Kayseri'ye? :) Türkiye'nin bu kadar zengini Kayseri'de, bu kadar iş adamı var ve havaalanı henüz yapılıyor? (En azından iyi bir havaalanı henüz yapılıyor?) Garip dedik, girdik Kayseri'ye...

_Havaalanından merkeze gitmek için tek şans taksi gibi görünüyor. An itibariyle 13 lira tutuyor. (Yani sıkı bir yürüyüş ile katedilebilir de :D ) Otobüs şansınız var ancak sadece kendi kartları çalışıyor, para işlemiyor. Havaalanında kart satılıyor mu bilmiyorum ama satılmıyorsa zorlamayın, taksiye binin. (Dolmuş yok, o günler eskidenmiş :) )

_Kayseri Öğretmenevi, hem merkezde, hem de sakin, büyük bir yer. Odalar, mobilyalar biraz eski olsa da iyi sayılır. Gerçi kışın nasıl olur bilemesem de, bu mevsimde oda sıcaklığı sorunsuz. Temiz bile sayılabilir. An itibariyle 2 kişi oda+ kahvaltı 50tl. Tek kişi kalacaksanız 25tl, ama yanınıza biri daha atanabilir. :) Kahvaltı da iyi sayılır ama tabi beklentileri yüksek tutmayın...

_Öğretmenevi'nden çıkıp sokağı sağa doğru takip ederseniz, merkezdesiniz. Hakikaten merkez. Hemen karşınızda Kayseray (Bu isimlere de bitiyorum. Ankaray gibi :) ) Sağınızda büyük bir alışveriş merkezi Almer. Yine karşıda Kazancılar çarşısı, Kapalıçarşı ve tabiki Pastırmacılar çarşısı. Karşı solda (tramvay durağının solunda (soracaksanız Hunat'ı sorun, onun yanı.)) Turizm Ofisi. Almer'in üstü en büyük otel olarak Hilton ve Hilton'dan sonraki sokaktan ilerisi de Tren Garı. Yani ne arayacaksanız, en temiz yol, Almer'in oraya gitmek...

_İçAnadolu şehri der de, ucuzdur diye düşünürseniz yanlış yaparsınız. Almer, ki dükkan değil, alışveriş merkezi, dahil her yer pahalı arkadaşım. İzmir daha ucuz yahu. Kayseri'lisiniz anladık da, biraz ucuz be arkadaşım... :)

_Yemek derseniz, saçma gelebilir ama Almer'in en üst katına çıkın, pizza yiyin. Saçma değil mi? Kayseri'de pizza... Ama sanırım etinden geliyor. Adam direkt pastırma da koyuyor, belki ondan. Ama sonuçta mükemmel bir pizza. Bir de porsiyon büyük. Önce sipariş gelsin, hala açsanız sonra yanına birşey seçin.

_Yemek diyin tabi de, ben de tavsiye edeyim. Merkez'desiniz. Sola dönüyorsunuz. Sivas Caddesi üzerinde, Hacıbaba iyi. (Askeri'yeden sonra. Hatta meydanda etrafınıza bakarsanız Sosyete Pazarı tarafına yürüyeceksiniz. Sosyete Pazarı'nın karşısı...) Belki daha iyisi vardır ama hem hizmeti iyi, hem mantı iyi. Pahalı da denemez. Özellikle garson arkadaşın yemek için tavsiyesi çok güzeldi; (Mantı sulu yemek gibi geldi, yoğurt ayrı geldi.) "Önce baharatı atın, sonra karıştırın, biraz soğusun, sonra yoğurdu dökün. Sıcakken dökmeyin. Sonra hamur getirmişsin diyip mantıyı suratıma atmanızı istemiyorum!" :) Adam ciddi bunu dedi ve dediklerini harfiyen uygulayarak mükemmel bir mantı yedim :)

_INISTA / ASYU dersek; Erciyes üniversitesi çok iyi niyetle, çok iyi çalışmış. Emeği geçen herkese çok teşekkür. Birkaç ufak tefek eksiği de ben bulmuş olayım. Mesela; kayıt masası denilen şey, konferansın ilk gününde tamamen ve hiçbir bilgi bırakmadan kapatılmaz. Saatin 4ünde birileri gelir, daha günün ortası der, kayıt olmak ister, binada bir tek görevli bulamamasının yanında kayıt masası kağıdını bile bulamaz (en azından ne zaman açık-kapalı yazısını?) ise garip olur değil mi? Mesela; gezi düzenleyeceksen, elinde tüm katılacakların listesi varsa burada kaç yabancı kaç yerli misafir olduğunu anlayabilirsin. Herkesi otobüslere bindirip 40 kişilik otobüste 30 yerli misafiri 15 kişilik minibüse binmek için indirmeye çalışırsan, insanlar saçma bulur. :) Sonra ısrar edersen, saçma olmasının yanında yabancıları minibüse bindirmemek için yaptığın, yani minibüsün kötü olduğu izlenimini yaratırsın. (Tabi böyle yaparsan bu kez yabancılar inmeyi hiç kabul etmez :) ) Yani neymiş; elinde liste varsa bunu bir akşam önceden sayarmışsın, hangi sayı azsa onu direkt minibüse bindirirmişsin. (Sayı bir minibüse indirecek sınıflandırmayı (classification :) ) sağlamıyorsa, yaz bir algoritma arkadaşım, o kadar bilgisayarcı adamız. FCFS (First Come, First Served) de, bunu sabah geliş sırasına göre yap, registration sırasına göre yap. Ama gidip de insanlara "Lütfen; minibüse geçmek isteyenler geçsin!" deme :) Tutmaz :) ) Neyse, hata bu kadar olsun. Çünkü bunlar uzun yazmış olsam da, çok uğraşılmış olduğu belli, iyi niyetli insanların güleryüzlü yaklaşımlarına, sürekli yardım çabalarına gölge düşürmesin. İyi işti, ama acemilik tabiki vardı. Seneye daha iyisi mutlaka. (Ha bu arada çantalar çok iyiydi :) )

_Doğru iş yaptık, siz de yapın; Turizm ofisi çok yardımcı oluyor. Direkt rotayı çizdiler sağolsun arkadaşlar.

_Bir şehir müzesi yapılmış, aynı zamanda Mimar Sinan müzesi. Bina tasarımı mükemmel bir kere. (Aşağıda fotolarda göreceksiniz.) Görevliler yardımsever. Mutlaka gidilmeli. (Hunat'ın ilerisinden, altgeçitten çıkışa yakın duraklardan Zümrüt otobüsüne binin, Doğalgaz'ın önünde inin.) Kent müzesi tarafını tam tanımlayamıyorum. Bir yandan saçma biryer :) Televizyonlar var, kulağında kulaklık var. Televizyon izlemek için müzeye gidiyor gibisin :) Ama fikir olarak da, filmler olarak da güzel hazırlanmış. Yaklaşık yarım saat, kırk dakika içinde, Sosyal Hayat'tan Kayseri tarihi'ne, yemeklerin hazırlanışından, spor hayatına kadar, Kayseri ile ilgili herşeyi öğreniyorsunuz. (Hatta o kadar iyi hazırlanmış ki, Kayseri ülke olmalı diyerek çıkıyorsun müzeden :) )

_Erciyes'e gitmek için aslında en güzel yol; Hunat üzerinden gezerek gitmek. Yol üzerinde Atatürk Evi'ni, Güpgüpoğlu Konağı'nı (Aynı zamanda Etnografya Müzesi. Hatta garip bir durum; bundan 25 yıl öncesinde Valilikmiş bu konak?!? Müzeye giriyorsun; güzel de, diyorsun ki; adamlar valiyi kaç sene burada oturtmuşlar?!?), sonra sırayla Kümbetleri, Ahi Müzesi'ni görebilirsiniz. Yolun sonuna doğru mezarlığı göreceksiniz solunuzda. Orada Kayseri- Develi dolmuşuna biniyorsunuz. Erciyes'e bırakıyor, yol üzerinde. (Bu arada saçma ama; Develi'ye gitmek 5tl, Erciyes'te inmek 5tl :) Develi 40km uzaklıkta, Erciyes 20.km'de :) )

_Erciyes'te 2 ayrı teleferik çalışıyor. 1. kademe hat yaklaşık 10 dakika sürüyor. İstersen sonra ondan inip 2. kademeye geçiyorsun. Her kademe için fiyat 15tl. Çıkarken isterseniz kalın mont veriyorlar ödünç olarak. (Delikanlılık etmeyin, alın :) ) (Fotoğraflardaki mont o. Herkeste aynısından var :) ) Kar olmasa bile, manzara değer. 5 dakika için mi demeyin, gidin, çıkın, inin, dönün.

_Develi dolmuşu bu mevsimde 20 dakikada bir çalışıyor, yaklaşık. (Aslında dolunca kalkıyor :) ) Erciyes'in oraya dolu geleceği için ayakta yolcu almıyor sandık. Develi yönüne gidene binip orada tekrar binip geri döndük. Ama o bizi almayan dolmuşçunun garipliği imiş. Bekleyin yarım saat daha. Mutlaka birileri alır, korkmayın. :)

_Bu arada kayak merkezi yeni yapılıyor. O da saçma. Bu kadar yılın Erciyes'i. Bu kadar yıldır yapılmamış. Anlamadım, yeni yapılıyor...

(Devamı gelecek... (Kayseri ile ilgili sonradan hatırladıklarım ve tabi Kapadokya turu...))


No comments:

Post a Comment