Sunday, January 20, 2008

YAZMAK (Sırtçantam)



Geçtiğimiz günlerde ilk kez tanıştığım SIRTÇANTAM dergisinde çok güzel bir yazı okudum. Yazarından da aldığım izinle yazısını sizinle de paylaşmak istedim. Okumamış olanlara saygılarımla...

Bazen, tarihe not düşmektir yazmak, kimi zaman da dünyadaki olaylara başkaldırmaktır.

Duyarsız olmamaktır etrafındaki haksızlıklara, kirlenmeye, konuşabilmektir cesurca, başına geleceklerin bedelini ödemeyi göze alabilmektir.

Bunu yaparken; hakikat iki şeye muhtaçtır: Biri onu dillendiren, diğeri de onu anlayan. Yani bazen anlaşılmama riskini de göğüsleyebilmektir.

Özellikle toplumumuzda buu risk her yerdekinden daha fazladır. Ama olsun, biz, biliyoruz ki; güzelliğin nağmelerini mırıldanırsan, çölün ortasında olsan bile sana kulak veren biri bulunur. İşte o birileri için bile yazmaya değer...

Bazen de yanlış anlaşılmaktır yazmak, haksızca itham edilmektir bir de üstüne üstlük. Ama olsun.

Kimimiz mürekkebiz.
Kimimiz kağıt.
Kimimizin siyahlığı olmasaydı,
Beyaz dilsiz olurdu...

Kimimizin de beyazlığı olmasaydı siyah kör olurdu. Yani tamamlarız birbirimizi yine de; bazen, bataklığa denizden söz ederiz.

Bizi mübalağacı bir hayalperest sanırlar.

Denize, bataklıktan söz ederiz.

Bu kez de, çamur atan bir iftiracı sanırlar. Ama yine de olsun.

Bu bir tercih meselesidir. Tüm bunları göze alarak yaşabilmektir.

Bizler, düşsüz ve arzusuzların arasında en yüce olmaktansa, düşleri olan ve düşlerini gerçekleştirmeyi arzulayanların arasında en küçük olmayı yeğleyen insanlarız.

İbrahim Atik HALAÇ (atikhalac@hotmail.com)
Yazının orjinali; Gezi Kültürü dergisi SIRTÇANTAM (www.sirtcantam.com) GÜZ'07 (Sayı:27) tarihli sayısında yeralmaktadır. SIRTÇANTAM dergisi şu anda mevsimlik yayınlanmaktadır. Gazete bayilerinde bulabilirsiniz.

Son olarak yazısını burada da yayınlamama izin veren İbrahim beye, hem verdiği izin, hem de bu mükemmel yazısı için teşekkür ediyorum.

No comments:

Post a Comment