Wednesday, March 05, 2008

Hamzababa - Ovacık - Sinancılar

Parkur: Hamzababa - Ovacık - Sinancılar
Grup: DEDAK (Dokuz Eylül Dağcılık Kulübü) - B Grubu
Tarih: 02/03/2008
Hava: Yağmurlu / Açık



Sabah evden çıktığımda İzmir'de kimse yoktu. Ne bir insan, ne bir hayvan, canlı belirtisi görünmüyordu. Tüm İzmir bir yerlere gitmiş. Belki de bana küsmüşler. Bilmiyorum ama sokaklarda yanlız yürümek hiç hoş değil. Hele ki hava kapanmış, yağmur yağdıracakken. En güzeli kulağına sakin bir müzik koyup yavaştan yol almak. Hatta aynı şarkı ağzında da dursun... Nasılsa çevrede kimse yok. Yola iniyorum ve yavaştan şehir bana gelmeye başlıyor. İlk önce iki tane minibüs, sonra bir araba. Tamam tamam İzmir uyandın ve yavaştan geliyorsun. Birkaç dakika daha beklesen ben zaten gitmiş olacağım. Müziğimi bozmasan ne olurdu? Kendimce mırıldanıyordum sadece...

Servis noktasına geldim. İnsanlar araçlarına biniyor. Herkese günaydın. 5 dakika olmadan DEDAK görünüyor. Sanırım İzmir'de kimse olmayınca araçlar boş yollarda hızlı geliyor. Araca bakıyorum, Helal olsun... Fasulyeyi duyan gelmiş :) Hava kapalı ama kimse evde oturmamış. "Pek bir kalabalık otobüse" biniyoruz. Konak'a indiğimizde manzara daha da şok edici. Pazar günü, saat 7:45, hava kapalı ve Konak'tayız ve burası insan dolu. Bu kadar insan nereye yürüyor. Diyorlar ya, İzmir Türkiye'den biraz farklıdır, Türkiye'nin olması gereken halidir diye. İşte öyle. Bu kadar insan Manisa'ya dağlara değil, başka bir yöne yürüse ne oluruz diye korkmakta haklılar... Neyse siyaset yapmayalım :) Yürüyelim...

8:00'de hareket ediyoruz ama araçta bu kez biraz daha sessiziz. Bu kalabalığa araç yetmemiş, geçen haftaki neşeli grubun bir parçası diğer araçta kalmış... Ne yapalım, biz de şaşkın portakal olsun, kıskanç domates (veya "kıskanç domat", Ege'liyiz serde...) olsun, neşeli taze soğanlar olsun, derse çalışıyoruz yolda. Ve görüyorum ki, çocuklar artık şanslı. Veya bu kadar önemli bir bilgiler, böyle eğitim / öğretim teknikleri öğretiliyorken, niye bazı öğretmenler bunları uygulamıyor. Biraz da kızıyorum aslında. Hadi eskiden yoktu. Şimdi neden uygulamıyorsunuz ki? :(

Neyse, bu kadar serzeniş yeter. Yürüyüşe odaklanmaya çalışıyorum. Aslında odaklanmayacak gibi de değil ki. 9:45'de B grubunu araç köye bırakıyor ve yola çıkıyoruz. Peki neden odaklanıyoruz? Çünkü yağmur yağıyor. Neredeyse başlarken aldığım tozlukları ilk kez kullanma şansım olacak. Ayrıca yağmur altında yürüme şansı ne saadet. Bir yandan muhabbete başlıyor, bir yandan yürüyoruz.

Yerler çamur. Bir yandan tırmanıyor, bir yandan muhabbeti korumaya çalışıyoruz. Ama ne mümkün? İnsanlar bastıkça yerdeki çamur iyice krem kıvamına geliyor, daha da çok kayganlaşıyor. Hele ki sırtımdaki dev çanta ile kayganlaşan toprakta tırmanmak giderek zorlaşıyor. Neyseki yardımlar ile tırmanışa devam ediyoruz. Ekstra olan şeylerden birisi de yolda yakalandığımız sis oluyor. Yeni katılan ve sanırım kendisi çok iyi bildiği için tecrübelileri dinlemeyen birkaç kişi için grubumuz sis içerisinde 2-3 parçaya ayrılmaya başlıyor. Neyse ki yürüyüşün kolay bir etabında olduğumuzdan dağılmadan molaya varıyoruz. Öğle yemeğinden önce uzun bir yürüyüş var önümüzde. Moladan sonra önümüzdeki etabın rahatlığını da gözönüne alarak grubumuzu 2 ana parçaya çeviriyoruz. Bizler normalde A grubunda olması gerekirken B'de gelmeyi kendisinde hak gören arkadaşları yolda bırakmayan grupta kalıyoruz. Diğer grup hızlanarak köye iniyor. Ayrıca fasulyeci amcamızın dükkanını birden işgal etmemek için de bu iyi bir yöntem...

14:15'de öğle yemeğine giriyoruz. Yanlızca 35 dakikamız varMIŞ. Acilen tabakları alıyor, yemek yiyor, çayımızı ağzımıza döküyor (ki buna içmek diyemezdim herhalde?!? ), fotoğrafımızı çektiriyor (ki aşağıda da gördüğünüz Ovacık fotoğrafı gerçekten yaşanması gereken bir andı... (Gelin la, gelin, fotoğraf çekiiiiler :) )), tekrar çantaları sırtımıza atıp yürüyüşe başlıyoruz.

15:30'da nefes molamızı veriyoruz. 2. mola 16:10'da. Bu dakikada 15 dakikalık meyve molamızı veriyoruz ve 16:15 gibi tekrar kalkıyoruz (hayır, matematiğim o kadar kötü değil ;) ). 16:45 molası da yine 15 dakikalık meyve molası olarak duyuruluyor ve yine anlayamadığım bir şekilde 5 dakika içinde tamamlanıyor. Daha önce bir yazıda yazdığım gibi ısrarla ve hızlı hızlı şehre geri götürülüyoruz... :( .

Neyse, 17:45'de servise biniyoruz. Önce grup olarak kendimi Buca servisine sürgüne gönderilmiş gibi hissediyorum. Tüm Buca yolcuları yorgun. Acaba herkes mi yorgun diyoruz, Bornova'da Üçyol servisine geçince görüyoruz ki, "Evim evim güzel evim..." Yolun sonrası daha da neşeli geçiyor :).

Parkurdan bahsedecek olursak; uzun zamandır bu kadar eğlendiğim bir parkur hatırlamıyorum. Zorluk orta düzeyde ama hep dengede gidiyor. Ne çok kolay, ne çok zor. Hep zevkle yürüyorsun. Yaklaşık 27 km yürüdüğümüzü söylüyorlar. Parkur uzun gibi görünse de her anına değiyor. Çok güzel bir ortam. Çamurlu, orman alanında yürüyüş. Sürekli sık ormanlık. Kendime not bırakmak gerekirse, ne kadar çok malzeme götürmem gerekirse gereksin, bir daha küçük çanta götürmeliyim. Ayrıca bu parkuru deneyen herkesin Ovacık'ta fasulye yemesi zorunlu gibi. Ancak şunu söylemem lazım; turşudan çok umutlanmayın. Fasulye çok güzel, pilav idare eder, turşu eh işte. Ama üçlü olarak mükemmel olduğunu söylemem lazım.

Önümüzdeki hafta görüşürüz...

Not: Bu arada aşağıdaki fotoğraflar arasında bulunan çeşme fotoğrafının üzerindeki yazıya mutlaka dikkat edin...

Hamzababa - Ovacık - Sinancılar (~27 km)
Servis Hareket _________________08:00
Araç değiştirme ________________09:15
Hareket ________________________09:45
Mola(2dk) ______________________11:00
Mola(5dk) ______________________11:25
Mola(5dk) ______________________12:40
Öğle Yemeği(35dk) ______________14:15
Mola(3dk) ______________________15:30
Mola(5dk) ______________________16:10
Mola(5dk) ______________________16:45
Bitiş __________________________17:30
Servis Hareket _________________17:45

Çektiğim fotoğraflardan bazıları:


Photobucket albümüne erişim:
http://s240.photobucket.com/albums/ff299/XtrmPrgrmmr/DEDAK%20-%2020080302/

Flickr albümüne erişim:
http://www.flickr.com/photos/xtrmprgrmmr

No comments:

Post a Comment